Sosyal Ağlarda Biz
English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

++Sitene Ekle

1 Haziran 2015 Pazartesi

İSLAMIN BAHARI VE YÜKSEK ASRI : 1400 ‘LÜ YILLAR

İSLAMIN BAHARI VE YÜKSEK ASRI : 1400 ‘LÜ YILLAR


Bediüzzaman Mektubat’ta Es’ile-i sitte isimli yazısında istikbalde gelecek nefret ve tahkirden bahsetmektedir. Demek öyle bir zaman gelecek ki ülkemizde dindarlara baskı uygulayanlar lanetlenecektir.  

Diğer alıntımızda da Münazarat isimli eserinde Bediüzzaman’ın ümitli yaklaşımlarına itiraz eden ve Zaman ahirzamandır, gittikçe daha fenalaşacak diyen kimselere karşı da onları bırakıp gelecekteki insanlara hitap etmiştir. Bize göre buradaki “üçyüz seneden sonraki yüksek asır" 1400’lü hicri yıllara işaret etmektedir. Bediüzzaman kendisinin kışta geldiğini, gelecekte cennet gibi bir baharın yaşanacağını haber vermiştir.

Sonuç olarak yakın bir zamanda dünya çapındaki islamofobia sürecinin bir sonucu olarak ülkemizde din aleyhtarı bir kısım kalkışma ve kışkırtmalar yaşansa da bu dönemin atlatılacağına inanıyoruz. Dine ve dindarlara kan kusturmaya gelen bir zihniyet bu milletin nefret ve tükürükleri ile boğulacaktır.

Es’ile-i Sitte’den:

İstikbalde gelecek nefret ve tahkirden sakınmak için, şu mahrem zeyil (ekleme) (Es’ile-i sitte: altı soru) yazılmıştır. Yani, “Tuh o asrın gayretsiz adamlarına!” denildiği zaman yüzümüze tükürükleri gelmemek için veyahut silmek için yazılmıştır. 

Avrupa’nın insaniyetperver (insanlıksever) maskesi altında vahşî reislerinin sağır kulakları çınlasın! Ve bu vicdansız gaddarları bize musallat eden o insafsız zalimlerin görmeyen gözlerine sokulsun!

Münazara’tan:

"S - İfrat ediyorsun (aşırı gidiyorsun), hayali hakikat gösteriyorsun. Bizi de teçhil ile tahkir ediyorsun (bizi cahillikle küçümsüyorsun). Zaman âhirzamandır, gittikçe daha fenalaşacak.

C - Neden dünya herkese terakki (ilerleme) dünyası olsun da, yalnız bizim için tedennî (gerileme) dünyası olsun? Öyle mi? İşte, ben de sizinle konuşmayacağım. Şu tarafa dönüyorum; müstakbeldeki (gelecekteki) insanlarla konuşacağım: Ey üç yüz seneden sonraki (1400’lü yıllardaki) yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitâne (suskun biçimde) Nurun sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî (gaybi gizli bir bakışla) ile bizi temâşâ (seyr) eden Said'ler, Hamza'lar, Ömer'ler, Osman'lar, Tâhir'ler, Yûsuf'lar, Ahmed'ler, ve saireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, "Sadakte" (doğrusun) deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. 


Şu muâsırlarım (çağdaşlarım) , varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize (geleceğinize) uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ (cennet gibi) bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır.  


ŞU İSTİKBAL İNKILABATI İÇİNDE EN YÜKSEK GÜR SADA; İSLAMIN SADASI OLACAKTIR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder



/*-----3 sütun değil 4 sütun istiyorum diyenlere-----*/

İSLAMIN BAHARI VE YÜKSEK ASRI : 1400 ‘LÜ YILLAR

İSLAMIN BAHARI VE YÜKSEK ASRI : 1400 ‘LÜ YILLAR


Bediüzzaman Mektubat’ta Es’ile-i sitte isimli yazısında istikbalde gelecek nefret ve tahkirden bahsetmektedir. Demek öyle bir zaman gelecek ki ülkemizde dindarlara baskı uygulayanlar lanetlenecektir.  

Diğer alıntımızda da Münazarat isimli eserinde Bediüzzaman’ın ümitli yaklaşımlarına itiraz eden ve Zaman ahirzamandır, gittikçe daha fenalaşacak diyen kimselere karşı da onları bırakıp gelecekteki insanlara hitap etmiştir. Bize göre buradaki “üçyüz seneden sonraki yüksek asır" 1400’lü hicri yıllara işaret etmektedir. Bediüzzaman kendisinin kışta geldiğini, gelecekte cennet gibi bir baharın yaşanacağını haber vermiştir.

Sonuç olarak yakın bir zamanda dünya çapındaki islamofobia sürecinin bir sonucu olarak ülkemizde din aleyhtarı bir kısım kalkışma ve kışkırtmalar yaşansa da bu dönemin atlatılacağına inanıyoruz. Dine ve dindarlara kan kusturmaya gelen bir zihniyet bu milletin nefret ve tükürükleri ile boğulacaktır.

Es’ile-i Sitte’den:

İstikbalde gelecek nefret ve tahkirden sakınmak için, şu mahrem zeyil (ekleme) (Es’ile-i sitte: altı soru) yazılmıştır. Yani, “Tuh o asrın gayretsiz adamlarına!” denildiği zaman yüzümüze tükürükleri gelmemek için veyahut silmek için yazılmıştır. 

Avrupa’nın insaniyetperver (insanlıksever) maskesi altında vahşî reislerinin sağır kulakları çınlasın! Ve bu vicdansız gaddarları bize musallat eden o insafsız zalimlerin görmeyen gözlerine sokulsun!

Münazara’tan:

"S - İfrat ediyorsun (aşırı gidiyorsun), hayali hakikat gösteriyorsun. Bizi de teçhil ile tahkir ediyorsun (bizi cahillikle küçümsüyorsun). Zaman âhirzamandır, gittikçe daha fenalaşacak.

C - Neden dünya herkese terakki (ilerleme) dünyası olsun da, yalnız bizim için tedennî (gerileme) dünyası olsun? Öyle mi? İşte, ben de sizinle konuşmayacağım. Şu tarafa dönüyorum; müstakbeldeki (gelecekteki) insanlarla konuşacağım: Ey üç yüz seneden sonraki (1400’lü yıllardaki) yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitâne (suskun biçimde) Nurun sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî (gaybi gizli bir bakışla) ile bizi temâşâ (seyr) eden Said'ler, Hamza'lar, Ömer'ler, Osman'lar, Tâhir'ler, Yûsuf'lar, Ahmed'ler, ve saireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, "Sadakte" (doğrusun) deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. 


Şu muâsırlarım (çağdaşlarım) , varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize (geleceğinize) uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ (cennet gibi) bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır.  


ŞU İSTİKBAL İNKILABATI İÇİNDE EN YÜKSEK GÜR SADA; İSLAMIN SADASI OLACAKTIR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

/* -----Bitiş-----*/