Sosyal Ağlarda Biz
English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

++Sitene Ekle

1 Haziran 2015 Pazartesi

AHİRZAMANDAKİ BÜYÜK MÜCAHEDENİN CİFRÎ TARİHLERİ

AHİRZAMANDAKİ BÜYÜK MÜCAHEDENİN CİFRÎ TARİHLERİ


Fatiha suresinde sırat-ı müstakimi gösteren ayet-i kerime,  Asr suresindeki iman ve salih amel sahipleri, ayrıca kıyamete kadar hak üzerinde mücahede edecek taifeden haber veren hadis-i şerife dayanarak Bediüzzaman'ın yaptığı istihracat:

Ahirzamandan haber veren mühim bir hadis: “La tezâlü tâifetün min ümmetî zahirîne alel hakk, hattâ ye’tiyallahu bi emrihi”

“La tezâlü tâifetün min ümmetî” –şedde sayılır tenvin sayılmaz- cifri makamı 1542 (2117) ederek hak taifesinin sonuna ima eder.

“Zahirîne alel hakk” –şedde sayılır- cifrî makamı 1506 (2082) edip, bu tarihe kadar hak taifesi açıkça ve galip şekilde, sonra 1542 (2117) ’e kadar gizli mağlubiyet içinde aydınlatma görevine devam edeceğine remze yakın ima eder.

“hattâ ye’tiyallahu bi emrihi” –şedde sayılır- cifri makamı 1545 (2120) olup kafirin başında kıyamet kopmasına ima eder.

Bu üç fıkra 1506 (2082), 1542 (2117), 1545 (2120) tarihlerinde üç büyük değişimin zamanlarını göstermektedir.

Bediüzzaman: “Bu imalar gerçi yalnız bir tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil; fakat birden ihtar edilmesi bana kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat’î tarzda kimse bilmez; fakat, böyle îmalarla bir nevî kanaat, bir galip ihtimal gelebilir.” demiştir.

Diğer taraftan:  Fatiha suresindeki “sırat-ı müstakim” doğru yolun büyük taifesini tarif eden “ellezine en’amte aleyhim” fıkrası da 1506 (2082) veya 7 (2083) etmekle  tam tamına “Zahirîne alel hakk” fıkrasının tarihine uymaktadır.

Bediüzzaman Risale-i Nur şakirtlerinin taifesinin ahirzamanda sırat-ı müstakim’in büyük taifesinin sonlarında makbul bir hizb olacağına işaret etmektedir.

Asr suresinin ahirzamana bakan cifrî işaretleri:

Bediüzzaman 30 kasım 1942 tarihinde “İnsanların özellikle müslümanların zincirleme sürüp giden helaket ve hasaretleri ne zaman başladı ve ne zamana kadar devam edecek ?” diye sorar. Bu soruya karşılık Asr suresinden çıkardığı cifrî işaretleri “Karadağ’ın bir meyvesi ve haşiyesi” başlıklı yazısında yazmıştır.

Asr suresindeki “ inne’l insâne le fî husrin” ayetinin (şedde ve tenvin sayılır) cifri makamı 1324 etmektedir.  1324 (rumi tarih olarak 1908 miladi) Hürriyet inkılabıyla başlayan saltanatın değişmesi, Balkan ve İtalyan harpleri, Birinci Dünya Savaşı yenilgileri ve dehşetli anlaşmaları, islam alametlerinin sarsılmaları, bu memleketin depremleri ve yangınları, İkinci Dünya savaşının yeryüzündeki fırtınaları gibi semavi ve arzi musibetlerle insanın hasaret içinde oluşu gerçeğine “ inne’l insâne le fî husrin” ayetinin 20.yüzyıla bakan yönünü tarihiyle göstermiştir.

“illellezîne âmenû ve amilussalihât” –sondaki te; he sayılır, şedde sayılırsa- cifrî makamı 1358 ve 9 (hicriye göre miladi 1939-1940) senesini göstermektedir.  O hasaretlerden (zararlardan), özellikle manevi hasaretlerden kurtulmanın tek çaresinin iman ve salih ameller olduğu gibi, karşı manasıyla da o hasaretin tek sebebinin küfür ve şükürsüzlük, yani imansızlık, fısk ve günahlar olduğunu göstermektedir.

“Essalihatu” daki iki tarih:

a) sondaki tâ çoğunlukla durağa rast geldiğinden cifirce he sayılabilir. Bu noktada “illa” beraberdir. 1358 (hicriyeye göre miladi 1939) tarihini gösterir.  İkinci dünya savaşının başlangıcıdır.

b) “he” okunmadığından “te” kalabilir. Bu noktadan şeddeler sayılmazsa ve “illa” beraber olmadığından 200 küsur zamana kadar iman ve salih amel sahibi bir büyük taife büyük hasaretlere karşı mücahedeye devam edecektir.

Bu tarih hem  Fatiha’nın sonundaki “sıratallezine en’amte aleyhim” 1547  (2122) veya 1577 (2151) tarihine uygun düşmektedir.

Hem de “La tezâlü tâifetün min ümmetî zahirîne alel hakk, hattâ ye’tiyallahu bi emrihi” hadisindeki;

1. cümle: 1500 (2076) makamıyla ahirzamanda bir mücahid taifenin son zamanlarına,
2. cümle: 1506 (2082) makamıyla galibane mücahedenin tarihine,
3. cümle: 1545 (2120) makamıyla pek az farkla hem Fatiha’nın, hem de Asr suresinin iki cümlesinin gaybi işaretlerine uygun düşmektedir.

Demek ki bu hadis-i şerifin üç cümlesinden her birisi 1500 (2076)  tarihine ve mücahedenin ne kadar devam edeceğine işaret etmektedir.

Aynı şekilde “Ellezine amenu ve amilussalihat” –şedde sayılmazsa- 1561 (2136) ,
“ve tevasav bil hakki ve tevasav bissabr” –şedde sayılır, fakat “bissabr” da lâm sayılır- 1560 (2135) makamıyla iştirak eder. O büyük taifenin mücahedeleri ne zamana kadar devam edeceğini gösterir.

Böylece hem Fatiha, hem Asr suresi hem de bu hadis ebced makamlarıyla yaklaşık aynı zamanı göstermektedirler.  Manasıyla da uyum içindedirler.

“Ve in küntüm merdâ” ayet cümlesi 1500 (2076) küsur olan cifrî makamıyla sapkınlar tarafından aşılanan manevi hastalıkların büyük kısmı Risale-i Nur’un Kur’anî ilaçlarıyla iyileştirilebilir diye işaret etmekle beraber, maatteessüf dünyanın 200 sene kadar ömrü geriye kalmışsa, bir sapkın fırkanın dahi devam edeceğine ima ediyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder



/*-----3 sütun değil 4 sütun istiyorum diyenlere-----*/

AHİRZAMANDAKİ BÜYÜK MÜCAHEDENİN CİFRÎ TARİHLERİ

AHİRZAMANDAKİ BÜYÜK MÜCAHEDENİN CİFRÎ TARİHLERİ


Fatiha suresinde sırat-ı müstakimi gösteren ayet-i kerime,  Asr suresindeki iman ve salih amel sahipleri, ayrıca kıyamete kadar hak üzerinde mücahede edecek taifeden haber veren hadis-i şerife dayanarak Bediüzzaman'ın yaptığı istihracat:

Ahirzamandan haber veren mühim bir hadis: “La tezâlü tâifetün min ümmetî zahirîne alel hakk, hattâ ye’tiyallahu bi emrihi”

“La tezâlü tâifetün min ümmetî” –şedde sayılır tenvin sayılmaz- cifri makamı 1542 (2117) ederek hak taifesinin sonuna ima eder.

“Zahirîne alel hakk” –şedde sayılır- cifrî makamı 1506 (2082) edip, bu tarihe kadar hak taifesi açıkça ve galip şekilde, sonra 1542 (2117) ’e kadar gizli mağlubiyet içinde aydınlatma görevine devam edeceğine remze yakın ima eder.

“hattâ ye’tiyallahu bi emrihi” –şedde sayılır- cifri makamı 1545 (2120) olup kafirin başında kıyamet kopmasına ima eder.

Bu üç fıkra 1506 (2082), 1542 (2117), 1545 (2120) tarihlerinde üç büyük değişimin zamanlarını göstermektedir.

Bediüzzaman: “Bu imalar gerçi yalnız bir tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil; fakat birden ihtar edilmesi bana kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat’î tarzda kimse bilmez; fakat, böyle îmalarla bir nevî kanaat, bir galip ihtimal gelebilir.” demiştir.

Diğer taraftan:  Fatiha suresindeki “sırat-ı müstakim” doğru yolun büyük taifesini tarif eden “ellezine en’amte aleyhim” fıkrası da 1506 (2082) veya 7 (2083) etmekle  tam tamına “Zahirîne alel hakk” fıkrasının tarihine uymaktadır.

Bediüzzaman Risale-i Nur şakirtlerinin taifesinin ahirzamanda sırat-ı müstakim’in büyük taifesinin sonlarında makbul bir hizb olacağına işaret etmektedir.

Asr suresinin ahirzamana bakan cifrî işaretleri:

Bediüzzaman 30 kasım 1942 tarihinde “İnsanların özellikle müslümanların zincirleme sürüp giden helaket ve hasaretleri ne zaman başladı ve ne zamana kadar devam edecek ?” diye sorar. Bu soruya karşılık Asr suresinden çıkardığı cifrî işaretleri “Karadağ’ın bir meyvesi ve haşiyesi” başlıklı yazısında yazmıştır.

Asr suresindeki “ inne’l insâne le fî husrin” ayetinin (şedde ve tenvin sayılır) cifri makamı 1324 etmektedir.  1324 (rumi tarih olarak 1908 miladi) Hürriyet inkılabıyla başlayan saltanatın değişmesi, Balkan ve İtalyan harpleri, Birinci Dünya Savaşı yenilgileri ve dehşetli anlaşmaları, islam alametlerinin sarsılmaları, bu memleketin depremleri ve yangınları, İkinci Dünya savaşının yeryüzündeki fırtınaları gibi semavi ve arzi musibetlerle insanın hasaret içinde oluşu gerçeğine “ inne’l insâne le fî husrin” ayetinin 20.yüzyıla bakan yönünü tarihiyle göstermiştir.

“illellezîne âmenû ve amilussalihât” –sondaki te; he sayılır, şedde sayılırsa- cifrî makamı 1358 ve 9 (hicriye göre miladi 1939-1940) senesini göstermektedir.  O hasaretlerden (zararlardan), özellikle manevi hasaretlerden kurtulmanın tek çaresinin iman ve salih ameller olduğu gibi, karşı manasıyla da o hasaretin tek sebebinin küfür ve şükürsüzlük, yani imansızlık, fısk ve günahlar olduğunu göstermektedir.

“Essalihatu” daki iki tarih:

a) sondaki tâ çoğunlukla durağa rast geldiğinden cifirce he sayılabilir. Bu noktada “illa” beraberdir. 1358 (hicriyeye göre miladi 1939) tarihini gösterir.  İkinci dünya savaşının başlangıcıdır.

b) “he” okunmadığından “te” kalabilir. Bu noktadan şeddeler sayılmazsa ve “illa” beraber olmadığından 200 küsur zamana kadar iman ve salih amel sahibi bir büyük taife büyük hasaretlere karşı mücahedeye devam edecektir.

Bu tarih hem  Fatiha’nın sonundaki “sıratallezine en’amte aleyhim” 1547  (2122) veya 1577 (2151) tarihine uygun düşmektedir.

Hem de “La tezâlü tâifetün min ümmetî zahirîne alel hakk, hattâ ye’tiyallahu bi emrihi” hadisindeki;

1. cümle: 1500 (2076) makamıyla ahirzamanda bir mücahid taifenin son zamanlarına,
2. cümle: 1506 (2082) makamıyla galibane mücahedenin tarihine,
3. cümle: 1545 (2120) makamıyla pek az farkla hem Fatiha’nın, hem de Asr suresinin iki cümlesinin gaybi işaretlerine uygun düşmektedir.

Demek ki bu hadis-i şerifin üç cümlesinden her birisi 1500 (2076)  tarihine ve mücahedenin ne kadar devam edeceğine işaret etmektedir.

Aynı şekilde “Ellezine amenu ve amilussalihat” –şedde sayılmazsa- 1561 (2136) ,
“ve tevasav bil hakki ve tevasav bissabr” –şedde sayılır, fakat “bissabr” da lâm sayılır- 1560 (2135) makamıyla iştirak eder. O büyük taifenin mücahedeleri ne zamana kadar devam edeceğini gösterir.

Böylece hem Fatiha, hem Asr suresi hem de bu hadis ebced makamlarıyla yaklaşık aynı zamanı göstermektedirler.  Manasıyla da uyum içindedirler.

“Ve in küntüm merdâ” ayet cümlesi 1500 (2076) küsur olan cifrî makamıyla sapkınlar tarafından aşılanan manevi hastalıkların büyük kısmı Risale-i Nur’un Kur’anî ilaçlarıyla iyileştirilebilir diye işaret etmekle beraber, maatteessüf dünyanın 200 sene kadar ömrü geriye kalmışsa, bir sapkın fırkanın dahi devam edeceğine ima ediyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

/* -----Bitiş-----*/