Sosyal Ağlarda Biz
English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

++Sitene Ekle

1 Haziran 2015 Pazartesi

HAARP: Küresel Bir Silah OIduğu İddia Edilen Bilimsel Araştırma

HAARP: Küresel Bir Silah OIduğu İddia Edilen Bilimsel Araştırma



         


HAARP; Yüksek-Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı (High-Frequency Active Auroral Research Program), Gakona (Alaska) yakınlarında bulunur ve 1990 senesinde başlamıştır. İyonosfer'in sınırlı bir bölgesini geçici bir süreliğine uyarmak için gücü yüksek olan bir verici içerir, ve gelişmiş bir takım alet ile uyarılmış bölgedeki oluşan fiziksel süreçleri inceler. Tamamlandığında, 180 tane 72-foot (22 metre) boyundaki antenler 33 acre (133,546m2) büyüklüğündeki alan üzerinde yayılıdır ve toplam verici gücü de 3,600 kilowatt'tır.
Not: Son haberlere göre HAARP tesisi bütçe yetersizliğinden dolayı kapanmıştır.



Arka Plan


HAARP komplo teorisyenleri ve kıyametçiler için eğlenceli bir hedef haline gelmiştir. HAARP'ı İncil'deki felaket oranları gibi büyük seller, yıkıcı kuraklar, güçlü kasırgalar, hortumlar ve fırtınalar, ve Afganistan ile Filipinlerdeki Müslüman teröristleri yerinden sallamak için depremleri tetiklediği için suçlamışlardır. HAARP aynı zamanda batı Amerika'daki büyük elektrik kesintileri, TWA 800 numaralı uçuşun düşüşü, ve Körfez Savaşı Sendromu ile Kronik Yorgunluk Sendromu gibi gizemli hastalıklar için suçlanmıştır. Bazıları Columbine Lisesi ve başka yerlerde yer alan silahlı çatışmalara yol açan bir zihin kontrol cihazı olduğunu da iddia etmiştir (HAARP'ın zihin-kontrol salınımlarını engellemek adına cihazlarda satılmaktadır). HAARP aynı zamanda geçilemez bir füze savunma kalkanı, dünyayı yaşanmaz hale getirebilecek bir ölüm ışını, vahşi doğada yaşayan hayvanların göç yollarıyla oynamalar yapan bir makine, Anti-mesihin güçlerinin elinde olan şeytani bir araç, dünya çapındaki iletişimleri karıştıran, dünyayı yerinden oynatacak bir cihaz, ve UFO aktiviteleriyle bağlantılı bir sistem olduğu söylenmiştir.


HAARP neden komplo teorisyenler için çekici bir hedef olmuştur? HAARP büyük, yüksek enerjili, belirli bir görevi olan, Pentagon tarafından finanse edilen ve Alaska'nın vahşi bölgesinde bulunan, Dünya'nın iyonosferiyle oynayan, fakat bilimsellikten yoksun kişiler için derin bir şekilde gizemli görünen bir cihazdır. Bir de HAARP sözde komplo teorileri içerisinde yer alan ve fizikle ilgili olan Nikola Tesla ile ve Fizikçi Dr. Bernard J. Eastlund'ın Tesla teknolojisiyle Dünyanın enerji alanlarını değiştiren garip patenti (#4,686,605) ile ilişkilidir.







HAARP'ı içeren komplo teorisi ve kıyameti hakkındaki en büyük iki kitap Dr. Nick Begich ile Jeane Manning tarafından yazılan Angels Don't Play This HAARP: Advances in Tesla Technology ile Ulusal UFO Müzesinin eski genel müdürü Jerry E. Smith tarafından yazılan HAARP: The Ultimate Weapon of the Conspiracy isimli kitaptır. Buna ek olarak, HAARP'ın sözde korkunç etkilerini anlatan bir sürü site de bulunabilir. Belki de HAARP'ın en iyi savunması HAARP'ın kendi sitesinde yayınlanmıştır, özellikle de ''HAARP hakkında sıkça sorulan sorular'' başlıklı sayfası. Bu site HAARP hakkında, amacı hakkında ve çevre üzerindeki etkileri hakkında detaylı açıklamalar içerir. Bu siteye göre, HAARP bir araştırma tesisidir ve amacı ''Ordu ile sivillerin iletişimi ve navigasyon sistemini etkileyen Dünya'nın iyonosferine ait fiziksel ile elektriksel özellikleri konusundaki bilgimizi artırmaktır.'' İyonosfer Dünya yüzeyin üzerinde 35'ten 500 mile (56km'den 804km'ye) kadar uzanır. Yüklü parçacıklar içerir. Bunlara iyon ile elektron denir, ve bunlar radyo sinyallerini yok edebilir, yansıtabilir ve emebilir. Bu parçacıkların davranışı bizim iletişim, navigasyon, gözetim, ve uzaktan algılayan sistemlerimizi etkiler. Dünya'nın iyonosferi hakkında daha fazla bilgi edinerek, bu sistemlere olan güvenimiz ile performansı geliştirilebilir. Bu yazılanları takip eden alıntıların hepsi HAARP sitesinden alınmıştır.


https://www.youtube.com/playlist?list=PL9ros_xnp3J4ujA1WXQogMxXkPupDgl9M



HAARP Gizli Bir Proje Midir?




Birçok komplo teorisyeni HAARP'ın gizli bir proje olduğunu düşünse bile, HAARP'ın kendi sitesi şöyle yazar: ''HAARP programı bütünüyle gizli değildir. HAARP ile ilgili gizli bir doküman bulunmamaktadır.'' Elbette, neden gizli bir proje bir sitede topluma açık bir şekilde bu kadar bilgi paylaşın ki? Bir de, HAARP farklı endüstrilerden ve birçok üniversiteden (UCLA, MIT, Alaska Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Massachusetts Üniversitesi, Clemson Üniversitesi, Penn Devlet Üniversitesi, Dartmouth Üniversitesi, Tulsa Üniversitesi, Maryland Üniversitesi, Cornell Üniversitesi dahildir) gelen araştırmacıları işe almıştır. Topluma bu kadar açık olması gizli bir projenin varlığına dair bir işaret olmuyor. Buna ek olarak, HAARP tesisin fotoğrafları da mevcuttur, ve herhangi bir bariyer ya da güvenlik çiti, gözetleme cihazları, ya da bir gizli operasyona dair belirtilerde görülmüyor. Ara sıra tesiste kamuya açık turlarda yer almaktadır.




HAARP Askeri Sebepler İçin Kullanılabilir Mi?


Hava Kuvvetleri ile Donanma HAARP'ı birlikte idare etse bile, yetkililer HAARP'ın askeri amaçlar için tasarlanmadığını söylemektedir, ve özellikleri (daha önce bahsedilen) üniversitelerin birliği tarafından geliştirilen bir araştırma tesisidir. HAARP sitesi İyonosferik araştırmalardaki ilgi çeken bir şeyin ''teknolojik inovasyonların keşfedilmemiş potansiyeli bizlere yer altındaki objelerini tespit etme ile denizin ya da yerin derinlerinde iletişim kurabilmemiz konusundaki uygulamaları tavsiye etmektedir'' olduğunu yazmaktadır. Bu anlaşılabilir ifade HAARP-benzeri bir teknolojinin derinde bulunan bir denizaltı ile iletişimin kurulması ya da yer altına gizlenen gizli askeri tesisatların tespit edilmesinde kullanılabileceğini gösterir.




HAARP Salınımları Sağlığa Zararlı Mıdır?


HAARP'ın sitesine göre: ''HAARP bölge üzerinde ya da dışındaki her yerde elektromanyetik radyasyon konusundaki mevcut güvenlik standartlarıyla bütünüyle uyumludur.'' ve ''Ulusal Çevresel Politik Hareketine (NEPA) uygun olarak Çevresel Etki İncelemesi 1992-3 yılları arasında yer aldı.'' Bir de, HAARP'ın salınımları, bölgeye en yakın toplum alanlarında bile, birçok kentsel çevreden daha az salınımlara sahip olduğu belirtildi. HAARP sitesi aynı zamanda HAARP'ın düşük frekans (ELF) radyasyonu yaydığını ve bunun sağlık sorunları ile zihinsel fonksiyonları etkileyebileceği konusunda da endişesini bildirdi. HAARP, ELF düzeyinde sinyaller iletmemesine rağmen, İyonosferik ısının içerisinden küçük ve yararlı ELF sinyali üretmek mümkündür. HAARP yetkililerine göre, bu ELF sinyali''Dünya'nın arkaplan alanından 11 milyon kat daha zayıf (daha küçük) olacaktır ve araştırmacıların edebiyatındaki rapor ettiği biyolojik etkilerin seviyesinden 1 milyon kat daha zayıf (daha küçük) olacaktır.'' Bu alan o kadar zayıftır ki, ancak gelişmiş cihazlarla tespit edilebilir.




HAARP İklimi Etkileyebilir Mi?


HAARP sitesine göre: ''HAARP tesisi iklimi etkilemeyecektir. HAARP tarafından kullanılan frekans menzilindeki iletilen enerji troposfer ya da stratosfer de -dünyanın iklimini oluşturan bu iki atmosfer katmanında - önemsiz emilime bağlıdır.'' HAARP'ın iletimleri iyonosferdeki yakın-vakum bölgesiyle etkileşime girer. Yine de, ''İyonosferden stratosfer/troposfere kadar aşağı inen bağ inanılmaz derecede zayıftır, ve doğal iyonosferik değişkenlik ile, yeryüzündeki hava ve iklim ile, ve hatta bir jeomanyetik fırtına sırasında Güneşin oluşturduğu yüksek orandaki iyonosferik türbülansta bile herhangi bir iş birliği bulunamadı. Güneş yeryüzündeki havayı iyonosferik fırtınalarla etkileyemiyorsa, o zaman HAARP'ın bunu yapması mümkün bile değildir.''






İyonosferik Isınmanın Etkileri Ne Kadar Sürer?


HAARP sitesine göre: ''İyonosfer doğal olarak orta çalkantılı olup hem karışık hem de güneş tarafından yenileniyorsa, yapay bir şekilde uyarılmış etkiler hızlıca silinir. Etkinin oluşturulduğu iyonosferdeki yüksekliğe göre, bu etkiler 1 saniyenin altından 10 dakikaya kadarki zamanlarda tespit edilemiyor.'' Bir kez daha, yerel HAARP'ten kaynaklanarak iyonosferde yapılan değişiklikler Güneşin dışa verdiği enerjideki değişikliklerden kaynaklanan küresel değişimlerin boyutundan çok daha küçüktür. HAARP Çevresel Etki İfadesine göre, iyonosfere önemli etkiler yapılmıyor, ve böylece hafifletme ölçümlerine gerek yoktur.




HAARP İyonosferde Bir Delik Açabilir Mi?


HAARP sitesine göre: ''Hayır. HAARP tarafından oluşturulan her türlü etki iyonosferde oluşan doğal gündüz-gece değişkenlerin yanında küçük kalıyor. Bir sürü iyonosferik katman öğlen saatlerinde tüm yarımkürede doğal olarak kayboluyor. HAARP bu etkiye yakın hiçbir şey yapamaz, ve bulunduğu yerin üzerindeki sınırlı bölgede bile bunu yapamaz.''




HAARP'ın Dünya'nın Maynetik Alanı Üzerindeki Etkisi Nedir?


HAARP sitesine göre: HAARP'ın vericisi ''Jeomanyetik fırtına sırasında işlevsizdir. Solar ile uyarılmış bu genel olaylarda, doğal değişkenler HAARP'ın oluşturabileceğinden 10,000 kat daha yüksek bir seviyeye ulaşabiliyor... Dünya'nın statik manyetik alanı, sırasıyla, bir manyetik fırtınasındaki değişkenlerden 1000 kat daha güçlüdür ve HAARP'ın oluşturabileceğinden 10,000 kat daha güçlüdür.''






ABD’YE GÖRE HAARP’İN AMACI


ABD Askeri yetkililerinin bu konuda kendilerine yöneltilen sorulara çeşitli platformlarda verdikleri cevapları özetleyerek, ordunun HAARP’in amacını nasıl lanse ettiğine bir bakalım.

· Atmosferdeki termonükleer araçların, elektromanyetik vuruşlarını değiştirmek,

· Denizaltılarla haberleşmeyi sağlayacak teknik alt yapıyı oluşturmak,

· Son derece gelişmiş radar kontrol sistemleri elde etmek,

· Çok büyük bir bölgede ABD ordusunun haberleşme sistemi dışındaki tüm iletişim sistemini bloke edebilecek bir alt yapı oluşturmak,

· EMASS ve CRAY bilgisayarları ile toprağın altını çok derinlerine kadar inceleyip bilimsel çıkarımlar sağlamak,

· Büyük ve derin alanlarda petrol, doğalgaz ve mineralleri araştırmak,

· Cruise füzeleri gibi her türlü saldırı silahını ve savaş uçaklarını imha edebilecek bir teknoloji geliştirmek.



Resmi kaynaklar HAARP projesini işte bu şekilde tanımlıyor.



Projenin teknik olarak yol açabileceği hasarlar nedeniyle ABD içinde projeye ciddi anlamda muhalefet edilmektedir. ABD’nin en ünlü jeofizikçilerinden Prof. Dr. J. F. Mac Donald elektromanyetik dalgaların sebep olabileceği olayları şu şekilde sıralamaktadır;





· İklimleri değiştirebilir.

· Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir.

· Ozon tabakası ile oynayabilir.

· Deprem yaratabilir.

· Okyanus dalgalarını kontrol edebilir.

· Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak insan biyolojisini ve beynini etkileyebilir.

· Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilir.



Son yıllarda meydana gelen olaylara ve bu olayların tarihsel seyrindeki gözle görülür artışlara dikkat ettiğimizde projede artık sona yaklaşıldığını, büyük ölçüde deneme çalışmaları yapılmaya başlandığını söylemek mümkün olabilecektir.



Ayrıca konunun bütünlüğünü bozmaması açısından detayına yer vermeyeceğim iklim değiştirme ve kontrol projesi olan Spacecast 2020 adlı projenin deklarasyonunda “bu projenin ülkelerin imhasında veya zarara uğratılmasında kullanılması yasaktır” İfadesinin yer alması projenin nelere yol açabileceği hakkında fikir vermektedir.




HAARP PROJESİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI TEHLİKELERDEN ÖRNEKLER

Zira proje hali hazırda masum bir araştırma projesi olarak ele alındığından bu başlıkta bahsedeceğimiz bazı örnek olaylar sonsuza dek ispat edilemeyecek ama üzerinde ciddi anlamda şüpheler uyandırmış olan olaylardır.




HAVA ULAŞIMINDA YAŞANANLAR

Gizli ELF Silahı ve HAARP Projesinin yakınlarında gerçekleşen uçuşları ciddi anlamda etkilediği bilinmektedir. Normalde sistemin ilan edilen özellikleri arasında; HAARP Dairesinin sahip olduğu çok büyük kapsamlı radar sayesinde kilometrelerce uzaktan manyetik sahaya doğru bir uçuş tespit edildiğinde sistemin kendisini otomatik olarak kapattığı ifade edilmektedir. Bu da sistemin uçuşlara ne denli büyük bir tehlike oluşturduğunun delili niteliğindedir.



ABD Merkezli küresel bir kuruluş olan PACE (Temiz Enerji için Dünya Çapında İş Birliği Derneği) konu ile alakalı olarak kendi bülteninde şu bilgilere yer vermiştir:



Boing firması tarafından yapılan araştırmalar ve tahliller neticesinde HAARP ve ELF Tesisleri ile bu tesislerin açığa çıkardığı yoğun enerjinin uçaklar için ciddi ve hayati tehlikeler doğurduğu ifade edilmiştir.



Enerjinin uçakların hem kendi içlerinde hem de kara ile olan iletişimlerinde ciddi anlamda tehlike ve aksaklıklara neden olmaktadır. Bilgisayar tarafından idare edilme sistemi ile ilgili otomatik pilot sistemi de yine bu enerji tarafından devre dışı kalmakta ya da yanlış sinyaller nedeniyle ciddi anlamda sorunlar ortaya çıkarmaktadır.



Aynı şekilde uçaklarda yağ yakıt miktarı göstergesi, fren sıcaklık göstergesi, EHF alıcı ve vericisi, ADF alıcısı, işaretleyici alıcısı, uzaklık ölçüm aygıtı, havadan loran sistemi gibi birçok sistem bu enerjiden olumsuz yönde etkilenmekte ve hatalı veriye neden olmaktadır.




UÇAK KAZALARI






Dr. Nick Begich, Angel’s Don’t Play This HAARP (Melekler HAARP ile Oynamaz) adlı eserinde HAARP’ın hava ulaşımı üzerindeki etkilerini ele alırken yer verdiği şu örnek oldukça çarpıcıdır:



“2 Şubat 1996 yılında Güney Amerika’da 70 kişinin yaşamını yitirdiği Amerikan hava yollarına ait Boing 757 tipi uçağın şaibeli bir şekilde düşmesi HAARP projesinin yol açtığı yüksek manyetik dalgalar ile ilgilidir.”



Fildişi Sahillerinden 1 Şubat 2000 tarihinde havalanan uçakta meydana gelen kazada da yine yukarıda değindiğimiz tarzda bir takım ipuçlarına rastlanmaktadır. 169 yolcu ve 10 mürettebat ile seyahat edecek olan uçak kalkışından dakikalar sonra, kuleye acil iniş sinyali vermiş, yolculara uyarı yapılıp can yelekleri ve kemerleri bağlatılmak suretiyle bekletilmiştir. Ancak uçak aslında okyanusa kontrollü iniş yapabilecek durumdayken, havada art arda patlamalar yaşamak suretiyle infilak etmiş ve uçak içindeki yolcular ile birlikte okyanusa gömülmüştür.



Özellikle de 1998 yılında HAARP çalışmalarının ciddi anlamda ilerleme kaydettiği bir dönemde belli ki bazı denemeler yapılmaktaydı. Zira o yıllarda onlarca şüpheli uçak kazası kaydedilmiş, tüm araştırmalara rağmen gerçekleşen uçak kazalarının nedenleri sadece tahminler ve olasılıklarla açıklanabilmiştir. Sri Lanka, Myammar, Nepal ve Kanada gibi ülkelerde meydana gelen kazaların raporlarında kaza nedeni ile ilgili “BİLİNMİYOR” şeklinde ifadelere yer verilerek dosya kapatılmıştır.



Birkaç örnek olayı hatırlayacak olursak;

· 27.01.1998 Mynmar 15 Ölü Gerekçe; Motor arızası.

· 16.02.1998 Çin 196 Ölü Gerekçe; Anlaşılamadı.

· 02.09.1998 Kanada 229 Ölü Gerekçe; Araştırılıyor.

· 11.12.1998 Surat Thani 101 Ölü Gerekçe; Bilinmiyor.



Özellikle 98 yılında kayıtlara geçen onlarca şüpheli uçak kazası ve düşme hadisesinde nedeni bilinmiyor ya da anlaşılamadı denilerek dosyalar kapatılmış, bazıları ise yıllar geçmesine rağmen “araştırılmaya” devam edilmektedir.Özellikle de 98 yılında onlarca kaza benzer şekilde açıklanamayan yada tespit edilemeyen bir şekilde düşmüş, kaybolmuş, okyanusa gömülmüştür.




KOMPLO TEORİSİ FİLMİ İLE ADAPAZARI DEPREMİ MESAJI

HAARP Projesi ile depremlerin bağlantılarını takip ederken çok çok önemli bir detay karşımıza çıkmakta ve asla inkâr edilemeyecek bir gerçeği deşifre etmektedir. Bu gerçek aslında bu depremin önceden planlanmış olması ve olacaklar hakkında ciddi bir ön görüye sahip olunmasıdır.





Senaryosunu; Brian Helgeland’ın yazdığı ve yönetmenliğini Richard Donner’in yaptığı Komplo Teorisi adlı film, Mel Gibson ve Julia Roberts gibi Hollywood’un en önemli oyuncuları ile ve esrarengiz, bir o kadar da gerçek hayattan derlenen efsane bir filmdir.



Yaklaşık 150 Milyon dolara yakın bir gişe hâsılatıyla hatırladığımız film ABD ve diğer ülkelerde korsanları ve DVD’leri ile birlikte milyonlarca izleyiciye ulaştı ve onlarca dil seçeneği oluşturuldu. İzleyenler hatırlayacaktır ki film ABD’nin en büyük bütçeli ve ses getiren filmlerinden biridir. Özetle film komplo teorileri üreten bir taksici ile adalet bakanlığında görevli bir personel arasında geçen olayları konu edinmekteydi. Tabii asıl kurgu ise, ABD’nin çeşitli nedenlerle kaotik bir ortam oluşturmak için suni depremler ortaya atması üzerine kurgulanmıştı. Filmde ABD yapay bir deprem üretiyor, bu deprem Türkiye’de oluyor, hesaplanamayan nedenlerden ötürü ön görülenin çok çok üstünde oluyor ve 1997 yılında gösterime giren filme göre bu senaryoda Türkiye depremi 7,4 olarak yer buluyordu. Bu da başından beri değinmeye çalıştığımız HAARP projesi ile bağlantılı bir fikrin temellerini oluşturmaktadır.



TARİHLERLE VERİLEN MESAJLAR

Sıradan bir film olmadığı her bir detayında aşikar olan Komplo Teorisi ile ilgili bazı tarihleri hatırlamak, meselenin daha net anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.





Komplo Teorisi filmi; Amerika`da 7 Ağustos 1997`de, Türkiye`de 17 Ekim 1997`de, Arap ülkelerinde ise 17 Ağustos 1997`de gösterime girdi. Truva filmini İsrail’in kuruluş tarihi olan 14 Mayıs’ta gösterime koyan yapımcı şirket WARNER BROS aynı zamanda Komplo Teorisi filminin de yapımcısıdır. Bütün bu tarihler subliminal mesajlar hususunda dünyada adından sıkça söz ettiren Siyonist Hollywood için biraz fazla tesadüf değil midir?



HAARP NASIL DEŞİFRE EDİLECEK?

Şimdi buraya kadar ele aldığımız hususlarda HAARP, NASA, Pentagon, ABD Ekseninde şekillendirilmek istenen yenidünya düzeninin aktörlerine değindik. Bu aktörlerin varlığını ve faaliyetlerini ifade etmekten öte neler yapılabilir sorusuna cevap bulmak zorundayız.



Öncelikle bu konuların araştırılıp detaylı ve belgeleri ile birlikte deşifre edilebilmesi için enstitüler kurulması gerekmektedir.

Mevcut stratejik araştırma merkezlerine bu alan ile alakalı masalar oluşturulmalı, alan taraması için bütçeler oluşturulmalıdır.

Üniversitelerimizde kürsüler açılmalı, yabancı dil ve konu hakkında kaynak taramasına imkan verecek dokümanlar, görsel araçlar temin edilip araştırmalar yapılmalıdır.

İmkan ölçüsünde araştırma yapmak üzere yurtdışına ekipler gönderilmelidir. Üniversitelerde kürsünün yanı sıra bölüm, ders ve akademik bilim dalları oluşturulmalıdır.

Master ve doktora tezlerinde bilim insanlarımız ilgili bölümlere HAARP yada türevleri ile ilgili okumalar yaptırmalı, projeler çalıştırmalı.

Büyük düşünmeli vizyon sahibi olunmalıdır.



Alanında uzman kişilere gerekli prezantasyonu sağlayarak sistemli bir çalışma yapılması sağlanmalı ABD’nin bu çok tehlikeli gizli silahı deşifre edilmelidir.



Araştırmalar ortaya koymaktadır ki, yenidünya artık yüz binlerin ölümleri ile sonuçlanması muhtemel saldırı tehditleri ile şekillenecektir.



Unutmayın ki bu bildiklerimiz sadece bilmemiz istenilenlerle sınırlıdır.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder



/*-----3 sütun değil 4 sütun istiyorum diyenlere-----*/

HAARP: Küresel Bir Silah OIduğu İddia Edilen Bilimsel Araştırma

HAARP: Küresel Bir Silah OIduğu İddia Edilen Bilimsel Araştırma



         


HAARP; Yüksek-Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı (High-Frequency Active Auroral Research Program), Gakona (Alaska) yakınlarında bulunur ve 1990 senesinde başlamıştır. İyonosfer'in sınırlı bir bölgesini geçici bir süreliğine uyarmak için gücü yüksek olan bir verici içerir, ve gelişmiş bir takım alet ile uyarılmış bölgedeki oluşan fiziksel süreçleri inceler. Tamamlandığında, 180 tane 72-foot (22 metre) boyundaki antenler 33 acre (133,546m2) büyüklüğündeki alan üzerinde yayılıdır ve toplam verici gücü de 3,600 kilowatt'tır.
Not: Son haberlere göre HAARP tesisi bütçe yetersizliğinden dolayı kapanmıştır.



Arka Plan


HAARP komplo teorisyenleri ve kıyametçiler için eğlenceli bir hedef haline gelmiştir. HAARP'ı İncil'deki felaket oranları gibi büyük seller, yıkıcı kuraklar, güçlü kasırgalar, hortumlar ve fırtınalar, ve Afganistan ile Filipinlerdeki Müslüman teröristleri yerinden sallamak için depremleri tetiklediği için suçlamışlardır. HAARP aynı zamanda batı Amerika'daki büyük elektrik kesintileri, TWA 800 numaralı uçuşun düşüşü, ve Körfez Savaşı Sendromu ile Kronik Yorgunluk Sendromu gibi gizemli hastalıklar için suçlanmıştır. Bazıları Columbine Lisesi ve başka yerlerde yer alan silahlı çatışmalara yol açan bir zihin kontrol cihazı olduğunu da iddia etmiştir (HAARP'ın zihin-kontrol salınımlarını engellemek adına cihazlarda satılmaktadır). HAARP aynı zamanda geçilemez bir füze savunma kalkanı, dünyayı yaşanmaz hale getirebilecek bir ölüm ışını, vahşi doğada yaşayan hayvanların göç yollarıyla oynamalar yapan bir makine, Anti-mesihin güçlerinin elinde olan şeytani bir araç, dünya çapındaki iletişimleri karıştıran, dünyayı yerinden oynatacak bir cihaz, ve UFO aktiviteleriyle bağlantılı bir sistem olduğu söylenmiştir.


HAARP neden komplo teorisyenler için çekici bir hedef olmuştur? HAARP büyük, yüksek enerjili, belirli bir görevi olan, Pentagon tarafından finanse edilen ve Alaska'nın vahşi bölgesinde bulunan, Dünya'nın iyonosferiyle oynayan, fakat bilimsellikten yoksun kişiler için derin bir şekilde gizemli görünen bir cihazdır. Bir de HAARP sözde komplo teorileri içerisinde yer alan ve fizikle ilgili olan Nikola Tesla ile ve Fizikçi Dr. Bernard J. Eastlund'ın Tesla teknolojisiyle Dünyanın enerji alanlarını değiştiren garip patenti (#4,686,605) ile ilişkilidir.







HAARP'ı içeren komplo teorisi ve kıyameti hakkındaki en büyük iki kitap Dr. Nick Begich ile Jeane Manning tarafından yazılan Angels Don't Play This HAARP: Advances in Tesla Technology ile Ulusal UFO Müzesinin eski genel müdürü Jerry E. Smith tarafından yazılan HAARP: The Ultimate Weapon of the Conspiracy isimli kitaptır. Buna ek olarak, HAARP'ın sözde korkunç etkilerini anlatan bir sürü site de bulunabilir. Belki de HAARP'ın en iyi savunması HAARP'ın kendi sitesinde yayınlanmıştır, özellikle de ''HAARP hakkında sıkça sorulan sorular'' başlıklı sayfası. Bu site HAARP hakkında, amacı hakkında ve çevre üzerindeki etkileri hakkında detaylı açıklamalar içerir. Bu siteye göre, HAARP bir araştırma tesisidir ve amacı ''Ordu ile sivillerin iletişimi ve navigasyon sistemini etkileyen Dünya'nın iyonosferine ait fiziksel ile elektriksel özellikleri konusundaki bilgimizi artırmaktır.'' İyonosfer Dünya yüzeyin üzerinde 35'ten 500 mile (56km'den 804km'ye) kadar uzanır. Yüklü parçacıklar içerir. Bunlara iyon ile elektron denir, ve bunlar radyo sinyallerini yok edebilir, yansıtabilir ve emebilir. Bu parçacıkların davranışı bizim iletişim, navigasyon, gözetim, ve uzaktan algılayan sistemlerimizi etkiler. Dünya'nın iyonosferi hakkında daha fazla bilgi edinerek, bu sistemlere olan güvenimiz ile performansı geliştirilebilir. Bu yazılanları takip eden alıntıların hepsi HAARP sitesinden alınmıştır.


https://www.youtube.com/playlist?list=PL9ros_xnp3J4ujA1WXQogMxXkPupDgl9M



HAARP Gizli Bir Proje Midir?




Birçok komplo teorisyeni HAARP'ın gizli bir proje olduğunu düşünse bile, HAARP'ın kendi sitesi şöyle yazar: ''HAARP programı bütünüyle gizli değildir. HAARP ile ilgili gizli bir doküman bulunmamaktadır.'' Elbette, neden gizli bir proje bir sitede topluma açık bir şekilde bu kadar bilgi paylaşın ki? Bir de, HAARP farklı endüstrilerden ve birçok üniversiteden (UCLA, MIT, Alaska Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Massachusetts Üniversitesi, Clemson Üniversitesi, Penn Devlet Üniversitesi, Dartmouth Üniversitesi, Tulsa Üniversitesi, Maryland Üniversitesi, Cornell Üniversitesi dahildir) gelen araştırmacıları işe almıştır. Topluma bu kadar açık olması gizli bir projenin varlığına dair bir işaret olmuyor. Buna ek olarak, HAARP tesisin fotoğrafları da mevcuttur, ve herhangi bir bariyer ya da güvenlik çiti, gözetleme cihazları, ya da bir gizli operasyona dair belirtilerde görülmüyor. Ara sıra tesiste kamuya açık turlarda yer almaktadır.




HAARP Askeri Sebepler İçin Kullanılabilir Mi?


Hava Kuvvetleri ile Donanma HAARP'ı birlikte idare etse bile, yetkililer HAARP'ın askeri amaçlar için tasarlanmadığını söylemektedir, ve özellikleri (daha önce bahsedilen) üniversitelerin birliği tarafından geliştirilen bir araştırma tesisidir. HAARP sitesi İyonosferik araştırmalardaki ilgi çeken bir şeyin ''teknolojik inovasyonların keşfedilmemiş potansiyeli bizlere yer altındaki objelerini tespit etme ile denizin ya da yerin derinlerinde iletişim kurabilmemiz konusundaki uygulamaları tavsiye etmektedir'' olduğunu yazmaktadır. Bu anlaşılabilir ifade HAARP-benzeri bir teknolojinin derinde bulunan bir denizaltı ile iletişimin kurulması ya da yer altına gizlenen gizli askeri tesisatların tespit edilmesinde kullanılabileceğini gösterir.




HAARP Salınımları Sağlığa Zararlı Mıdır?


HAARP'ın sitesine göre: ''HAARP bölge üzerinde ya da dışındaki her yerde elektromanyetik radyasyon konusundaki mevcut güvenlik standartlarıyla bütünüyle uyumludur.'' ve ''Ulusal Çevresel Politik Hareketine (NEPA) uygun olarak Çevresel Etki İncelemesi 1992-3 yılları arasında yer aldı.'' Bir de, HAARP'ın salınımları, bölgeye en yakın toplum alanlarında bile, birçok kentsel çevreden daha az salınımlara sahip olduğu belirtildi. HAARP sitesi aynı zamanda HAARP'ın düşük frekans (ELF) radyasyonu yaydığını ve bunun sağlık sorunları ile zihinsel fonksiyonları etkileyebileceği konusunda da endişesini bildirdi. HAARP, ELF düzeyinde sinyaller iletmemesine rağmen, İyonosferik ısının içerisinden küçük ve yararlı ELF sinyali üretmek mümkündür. HAARP yetkililerine göre, bu ELF sinyali''Dünya'nın arkaplan alanından 11 milyon kat daha zayıf (daha küçük) olacaktır ve araştırmacıların edebiyatındaki rapor ettiği biyolojik etkilerin seviyesinden 1 milyon kat daha zayıf (daha küçük) olacaktır.'' Bu alan o kadar zayıftır ki, ancak gelişmiş cihazlarla tespit edilebilir.




HAARP İklimi Etkileyebilir Mi?


HAARP sitesine göre: ''HAARP tesisi iklimi etkilemeyecektir. HAARP tarafından kullanılan frekans menzilindeki iletilen enerji troposfer ya da stratosfer de -dünyanın iklimini oluşturan bu iki atmosfer katmanında - önemsiz emilime bağlıdır.'' HAARP'ın iletimleri iyonosferdeki yakın-vakum bölgesiyle etkileşime girer. Yine de, ''İyonosferden stratosfer/troposfere kadar aşağı inen bağ inanılmaz derecede zayıftır, ve doğal iyonosferik değişkenlik ile, yeryüzündeki hava ve iklim ile, ve hatta bir jeomanyetik fırtına sırasında Güneşin oluşturduğu yüksek orandaki iyonosferik türbülansta bile herhangi bir iş birliği bulunamadı. Güneş yeryüzündeki havayı iyonosferik fırtınalarla etkileyemiyorsa, o zaman HAARP'ın bunu yapması mümkün bile değildir.''






İyonosferik Isınmanın Etkileri Ne Kadar Sürer?


HAARP sitesine göre: ''İyonosfer doğal olarak orta çalkantılı olup hem karışık hem de güneş tarafından yenileniyorsa, yapay bir şekilde uyarılmış etkiler hızlıca silinir. Etkinin oluşturulduğu iyonosferdeki yüksekliğe göre, bu etkiler 1 saniyenin altından 10 dakikaya kadarki zamanlarda tespit edilemiyor.'' Bir kez daha, yerel HAARP'ten kaynaklanarak iyonosferde yapılan değişiklikler Güneşin dışa verdiği enerjideki değişikliklerden kaynaklanan küresel değişimlerin boyutundan çok daha küçüktür. HAARP Çevresel Etki İfadesine göre, iyonosfere önemli etkiler yapılmıyor, ve böylece hafifletme ölçümlerine gerek yoktur.




HAARP İyonosferde Bir Delik Açabilir Mi?


HAARP sitesine göre: ''Hayır. HAARP tarafından oluşturulan her türlü etki iyonosferde oluşan doğal gündüz-gece değişkenlerin yanında küçük kalıyor. Bir sürü iyonosferik katman öğlen saatlerinde tüm yarımkürede doğal olarak kayboluyor. HAARP bu etkiye yakın hiçbir şey yapamaz, ve bulunduğu yerin üzerindeki sınırlı bölgede bile bunu yapamaz.''




HAARP'ın Dünya'nın Maynetik Alanı Üzerindeki Etkisi Nedir?


HAARP sitesine göre: HAARP'ın vericisi ''Jeomanyetik fırtına sırasında işlevsizdir. Solar ile uyarılmış bu genel olaylarda, doğal değişkenler HAARP'ın oluşturabileceğinden 10,000 kat daha yüksek bir seviyeye ulaşabiliyor... Dünya'nın statik manyetik alanı, sırasıyla, bir manyetik fırtınasındaki değişkenlerden 1000 kat daha güçlüdür ve HAARP'ın oluşturabileceğinden 10,000 kat daha güçlüdür.''






ABD’YE GÖRE HAARP’İN AMACI


ABD Askeri yetkililerinin bu konuda kendilerine yöneltilen sorulara çeşitli platformlarda verdikleri cevapları özetleyerek, ordunun HAARP’in amacını nasıl lanse ettiğine bir bakalım.

· Atmosferdeki termonükleer araçların, elektromanyetik vuruşlarını değiştirmek,

· Denizaltılarla haberleşmeyi sağlayacak teknik alt yapıyı oluşturmak,

· Son derece gelişmiş radar kontrol sistemleri elde etmek,

· Çok büyük bir bölgede ABD ordusunun haberleşme sistemi dışındaki tüm iletişim sistemini bloke edebilecek bir alt yapı oluşturmak,

· EMASS ve CRAY bilgisayarları ile toprağın altını çok derinlerine kadar inceleyip bilimsel çıkarımlar sağlamak,

· Büyük ve derin alanlarda petrol, doğalgaz ve mineralleri araştırmak,

· Cruise füzeleri gibi her türlü saldırı silahını ve savaş uçaklarını imha edebilecek bir teknoloji geliştirmek.



Resmi kaynaklar HAARP projesini işte bu şekilde tanımlıyor.



Projenin teknik olarak yol açabileceği hasarlar nedeniyle ABD içinde projeye ciddi anlamda muhalefet edilmektedir. ABD’nin en ünlü jeofizikçilerinden Prof. Dr. J. F. Mac Donald elektromanyetik dalgaların sebep olabileceği olayları şu şekilde sıralamaktadır;





· İklimleri değiştirebilir.

· Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir.

· Ozon tabakası ile oynayabilir.

· Deprem yaratabilir.

· Okyanus dalgalarını kontrol edebilir.

· Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak insan biyolojisini ve beynini etkileyebilir.

· Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilir.



Son yıllarda meydana gelen olaylara ve bu olayların tarihsel seyrindeki gözle görülür artışlara dikkat ettiğimizde projede artık sona yaklaşıldığını, büyük ölçüde deneme çalışmaları yapılmaya başlandığını söylemek mümkün olabilecektir.



Ayrıca konunun bütünlüğünü bozmaması açısından detayına yer vermeyeceğim iklim değiştirme ve kontrol projesi olan Spacecast 2020 adlı projenin deklarasyonunda “bu projenin ülkelerin imhasında veya zarara uğratılmasında kullanılması yasaktır” İfadesinin yer alması projenin nelere yol açabileceği hakkında fikir vermektedir.




HAARP PROJESİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI TEHLİKELERDEN ÖRNEKLER

Zira proje hali hazırda masum bir araştırma projesi olarak ele alındığından bu başlıkta bahsedeceğimiz bazı örnek olaylar sonsuza dek ispat edilemeyecek ama üzerinde ciddi anlamda şüpheler uyandırmış olan olaylardır.




HAVA ULAŞIMINDA YAŞANANLAR

Gizli ELF Silahı ve HAARP Projesinin yakınlarında gerçekleşen uçuşları ciddi anlamda etkilediği bilinmektedir. Normalde sistemin ilan edilen özellikleri arasında; HAARP Dairesinin sahip olduğu çok büyük kapsamlı radar sayesinde kilometrelerce uzaktan manyetik sahaya doğru bir uçuş tespit edildiğinde sistemin kendisini otomatik olarak kapattığı ifade edilmektedir. Bu da sistemin uçuşlara ne denli büyük bir tehlike oluşturduğunun delili niteliğindedir.



ABD Merkezli küresel bir kuruluş olan PACE (Temiz Enerji için Dünya Çapında İş Birliği Derneği) konu ile alakalı olarak kendi bülteninde şu bilgilere yer vermiştir:



Boing firması tarafından yapılan araştırmalar ve tahliller neticesinde HAARP ve ELF Tesisleri ile bu tesislerin açığa çıkardığı yoğun enerjinin uçaklar için ciddi ve hayati tehlikeler doğurduğu ifade edilmiştir.



Enerjinin uçakların hem kendi içlerinde hem de kara ile olan iletişimlerinde ciddi anlamda tehlike ve aksaklıklara neden olmaktadır. Bilgisayar tarafından idare edilme sistemi ile ilgili otomatik pilot sistemi de yine bu enerji tarafından devre dışı kalmakta ya da yanlış sinyaller nedeniyle ciddi anlamda sorunlar ortaya çıkarmaktadır.



Aynı şekilde uçaklarda yağ yakıt miktarı göstergesi, fren sıcaklık göstergesi, EHF alıcı ve vericisi, ADF alıcısı, işaretleyici alıcısı, uzaklık ölçüm aygıtı, havadan loran sistemi gibi birçok sistem bu enerjiden olumsuz yönde etkilenmekte ve hatalı veriye neden olmaktadır.




UÇAK KAZALARI






Dr. Nick Begich, Angel’s Don’t Play This HAARP (Melekler HAARP ile Oynamaz) adlı eserinde HAARP’ın hava ulaşımı üzerindeki etkilerini ele alırken yer verdiği şu örnek oldukça çarpıcıdır:



“2 Şubat 1996 yılında Güney Amerika’da 70 kişinin yaşamını yitirdiği Amerikan hava yollarına ait Boing 757 tipi uçağın şaibeli bir şekilde düşmesi HAARP projesinin yol açtığı yüksek manyetik dalgalar ile ilgilidir.”



Fildişi Sahillerinden 1 Şubat 2000 tarihinde havalanan uçakta meydana gelen kazada da yine yukarıda değindiğimiz tarzda bir takım ipuçlarına rastlanmaktadır. 169 yolcu ve 10 mürettebat ile seyahat edecek olan uçak kalkışından dakikalar sonra, kuleye acil iniş sinyali vermiş, yolculara uyarı yapılıp can yelekleri ve kemerleri bağlatılmak suretiyle bekletilmiştir. Ancak uçak aslında okyanusa kontrollü iniş yapabilecek durumdayken, havada art arda patlamalar yaşamak suretiyle infilak etmiş ve uçak içindeki yolcular ile birlikte okyanusa gömülmüştür.



Özellikle de 1998 yılında HAARP çalışmalarının ciddi anlamda ilerleme kaydettiği bir dönemde belli ki bazı denemeler yapılmaktaydı. Zira o yıllarda onlarca şüpheli uçak kazası kaydedilmiş, tüm araştırmalara rağmen gerçekleşen uçak kazalarının nedenleri sadece tahminler ve olasılıklarla açıklanabilmiştir. Sri Lanka, Myammar, Nepal ve Kanada gibi ülkelerde meydana gelen kazaların raporlarında kaza nedeni ile ilgili “BİLİNMİYOR” şeklinde ifadelere yer verilerek dosya kapatılmıştır.



Birkaç örnek olayı hatırlayacak olursak;

· 27.01.1998 Mynmar 15 Ölü Gerekçe; Motor arızası.

· 16.02.1998 Çin 196 Ölü Gerekçe; Anlaşılamadı.

· 02.09.1998 Kanada 229 Ölü Gerekçe; Araştırılıyor.

· 11.12.1998 Surat Thani 101 Ölü Gerekçe; Bilinmiyor.



Özellikle 98 yılında kayıtlara geçen onlarca şüpheli uçak kazası ve düşme hadisesinde nedeni bilinmiyor ya da anlaşılamadı denilerek dosyalar kapatılmış, bazıları ise yıllar geçmesine rağmen “araştırılmaya” devam edilmektedir.Özellikle de 98 yılında onlarca kaza benzer şekilde açıklanamayan yada tespit edilemeyen bir şekilde düşmüş, kaybolmuş, okyanusa gömülmüştür.




KOMPLO TEORİSİ FİLMİ İLE ADAPAZARI DEPREMİ MESAJI

HAARP Projesi ile depremlerin bağlantılarını takip ederken çok çok önemli bir detay karşımıza çıkmakta ve asla inkâr edilemeyecek bir gerçeği deşifre etmektedir. Bu gerçek aslında bu depremin önceden planlanmış olması ve olacaklar hakkında ciddi bir ön görüye sahip olunmasıdır.





Senaryosunu; Brian Helgeland’ın yazdığı ve yönetmenliğini Richard Donner’in yaptığı Komplo Teorisi adlı film, Mel Gibson ve Julia Roberts gibi Hollywood’un en önemli oyuncuları ile ve esrarengiz, bir o kadar da gerçek hayattan derlenen efsane bir filmdir.



Yaklaşık 150 Milyon dolara yakın bir gişe hâsılatıyla hatırladığımız film ABD ve diğer ülkelerde korsanları ve DVD’leri ile birlikte milyonlarca izleyiciye ulaştı ve onlarca dil seçeneği oluşturuldu. İzleyenler hatırlayacaktır ki film ABD’nin en büyük bütçeli ve ses getiren filmlerinden biridir. Özetle film komplo teorileri üreten bir taksici ile adalet bakanlığında görevli bir personel arasında geçen olayları konu edinmekteydi. Tabii asıl kurgu ise, ABD’nin çeşitli nedenlerle kaotik bir ortam oluşturmak için suni depremler ortaya atması üzerine kurgulanmıştı. Filmde ABD yapay bir deprem üretiyor, bu deprem Türkiye’de oluyor, hesaplanamayan nedenlerden ötürü ön görülenin çok çok üstünde oluyor ve 1997 yılında gösterime giren filme göre bu senaryoda Türkiye depremi 7,4 olarak yer buluyordu. Bu da başından beri değinmeye çalıştığımız HAARP projesi ile bağlantılı bir fikrin temellerini oluşturmaktadır.



TARİHLERLE VERİLEN MESAJLAR

Sıradan bir film olmadığı her bir detayında aşikar olan Komplo Teorisi ile ilgili bazı tarihleri hatırlamak, meselenin daha net anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.





Komplo Teorisi filmi; Amerika`da 7 Ağustos 1997`de, Türkiye`de 17 Ekim 1997`de, Arap ülkelerinde ise 17 Ağustos 1997`de gösterime girdi. Truva filmini İsrail’in kuruluş tarihi olan 14 Mayıs’ta gösterime koyan yapımcı şirket WARNER BROS aynı zamanda Komplo Teorisi filminin de yapımcısıdır. Bütün bu tarihler subliminal mesajlar hususunda dünyada adından sıkça söz ettiren Siyonist Hollywood için biraz fazla tesadüf değil midir?



HAARP NASIL DEŞİFRE EDİLECEK?

Şimdi buraya kadar ele aldığımız hususlarda HAARP, NASA, Pentagon, ABD Ekseninde şekillendirilmek istenen yenidünya düzeninin aktörlerine değindik. Bu aktörlerin varlığını ve faaliyetlerini ifade etmekten öte neler yapılabilir sorusuna cevap bulmak zorundayız.



Öncelikle bu konuların araştırılıp detaylı ve belgeleri ile birlikte deşifre edilebilmesi için enstitüler kurulması gerekmektedir.

Mevcut stratejik araştırma merkezlerine bu alan ile alakalı masalar oluşturulmalı, alan taraması için bütçeler oluşturulmalıdır.

Üniversitelerimizde kürsüler açılmalı, yabancı dil ve konu hakkında kaynak taramasına imkan verecek dokümanlar, görsel araçlar temin edilip araştırmalar yapılmalıdır.

İmkan ölçüsünde araştırma yapmak üzere yurtdışına ekipler gönderilmelidir. Üniversitelerde kürsünün yanı sıra bölüm, ders ve akademik bilim dalları oluşturulmalıdır.

Master ve doktora tezlerinde bilim insanlarımız ilgili bölümlere HAARP yada türevleri ile ilgili okumalar yaptırmalı, projeler çalıştırmalı.

Büyük düşünmeli vizyon sahibi olunmalıdır.



Alanında uzman kişilere gerekli prezantasyonu sağlayarak sistemli bir çalışma yapılması sağlanmalı ABD’nin bu çok tehlikeli gizli silahı deşifre edilmelidir.



Araştırmalar ortaya koymaktadır ki, yenidünya artık yüz binlerin ölümleri ile sonuçlanması muhtemel saldırı tehditleri ile şekillenecektir.



Unutmayın ki bu bildiklerimiz sadece bilmemiz istenilenlerle sınırlıdır.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

/* -----Bitiş-----*/